Deprem felaketi ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Türkiye tarihinin en ağır kayıplarının yaşandığı sarsıntı felaketinin ülke ekonomisine etkisine ilişkin tartışmalar sürüyor. En iyimser varsayıma göre bile on milyarlarca dolarlık kayıp öngörülüyor ve depremin vurduğu şehirlerin normale dönmesinin uzun yıllar alabileceği belirtiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, depremden etkilenen 11 ilden oluşan bölgenin GSYİH içindeki payı yüzde 9,8 olurken, bölge yaklaşık 14 milyon nüfusa sahip. Afet bölgesindeki ekonomi hem tarım ve hayvancılık hem de dokuma, demir-çelik ve elektrik başta olmak üzere sanayi üretimi üzerine şekilleniyor.
Örneğin Kahramanmaraş, Türkiye’nin iplik üretiminin yüzde 36’sını tek başına gerçekleştirirken, Ortadoğu pazarlarının ihracat üssü olan Gaziantep ise tek başına dünya tek parça halı üretiminin yüzde 60’ına ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin toplam narenciye üretiminin üçte biri Adana’da gerçekleşirken, Türkiye’nin en büyük demir çelik fabrikasına ev sahipliği yapan Hatay, narenciye üretiminin yüzde 21’ini karşılıyor. Son yıllarda turizm ve gastronomi alanında öne çıkan Şanlıurfa, hububat, pamuk ve mercimek üretiminde başı çekiyor.
Ortadoğu ülkeleri hakkında rapor ve analizler yayınlayan Washington merkezli Middle East Institute’un geçtiğimiz günlerde yayınladığı raporda, depremin ardından Türkiye’nin yakın gelecekte yeni bir kur kriziyle rekabet etmesini bekleyenlerin sayısının arttığı belirtildi. artıyor. Dr. M. Murat Kubilay’ın kaleme aldığı raporda, Türkiye ekonomisinin dış finansal şoklara karşı yüksek düzeyde kırılganlık sergilemeye devam ettiğine ve bu durumun yurt içi beklentileri olumsuz etkilediğine dikkat çekildi.
DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede Kahramanmaraş depreminin ekonomi üzerindeki etkilerini 2011 Van depremi veya 1999 Marmara depremi ile karşılaştırmanın doğru olmayacağını vurgulayan Dr. M. Murat Kubilay, “Van depremi çok sınırlı bir alanda oldu Marmara depremi Türkiye’nin üretim ve finans merkezindeydi Bu ikisinin ortasında bir depremdi Çok büyük bir alanı etkiledi ama finansal sistem çalışıyor önemli bir kırılma yok Tedarik zinciri Ancak tablo şu anda net değil” diyor.
“2023 büyümesi yüzde 1’e kadar gerileyebilir”
Deprem öncesinde Güneydoğu bölgesinde tarımsal üretimde ciddi sorunlar yaşanıyordu. Bir yandan kuraklık, diğer yandan 2023 Ocak ayında yüzde 142’yi aşan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, tarımsal üretimde önemli bir yavaşlamaya işaret etti. Deprem sonrası bölgede özellikle yem sorunu yaşanıyor. Üreticilerin kaybettiği altyapının yanı sıra deprem nedeniyle kaybedilen hayvan sayısı ve bölgeden ayrılan çiftçilere ilişkin bilgiler henüz netlik kazanmadı.
Murat Kubilay’a göre depremin altyapıda yarattığı hasar 10 milyar doları aşacak olsa da asıl olumsuz etki Türkiye’nin büyüme performansında kendini gösterecek. 2023’te yüzde 3 ila 3,5 oranında büyümesi beklenen Türkiye ekonomisinin bu büyümenin yaklaşık yüzde 2’sini kaybedebileceğini ifade eden Kubilay, “Yani büyüme olmazsa yaklaşık 20 milyar dolar kaybımız olacak” diyor. diyor.
“Enflasyon hiçbir zaman yüzde 50’nin altına düşmez”
Deprem felaketinin ardından ekonomiyi ilgilendiren bir diğer konu ise enflasyonun ne olacağı. Tüketici fiyatlarında yüzde 90’a, üretici fiyatlarında yüzde 160’a yükselen enflasyon, Türkiye’de hükümetin faiz indirimi politikasıyla son 1,5 yılda hızla yükseldi ve baz etkisinin oluşmaya başlamasıyla Kasım ayında düşüş eğilimine girdi. oynamak. En son açıklanan Ocak 2023 enflasyonu yıllık bazda tüketici fiyatlarında yüzde 57,68, üretici fiyatlarında yüzde 86,46 oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremden önce herkesin yılsonu enflasyon oranını yüzde 20 olarak hesaplaması gerektiğini açıklamıştı. Ancak uzmanlara göre depremin yarattığı tahribat sonrası birçok mal ve hizmete olan ihtiyaç enflasyonu yukarı yönlü etkileyecek. Murat Kubilay’a göre rastgele bir seçim gerilimi veya kur krizi yaşanmasa bile enflasyon büyük olasılıkla yılı yüzde 50 civarında kapatacak.
Yani halkın alım gücündeki erimenin devam edeceğini vurgulayan Kubilay, “Ancak kamu harcamalarında hem parasal genişleme hem de ek vergiler gündemde olacak. Bunun enflasyonu hızlandırıcı etkisi olacak” dedi.
“Dolarda yeni ataklar olabilir”
Ekonomideki bir diğer kırılgan nokta da dış ticaret açığıdır. 2022’de 110,2 milyar dolarlık rekor açık veren Türkiye, 2023’e kötü başladı. Ocak ayında 14,4 milyar dolar dış ticaret açığı veren Türkiye ekonomisinde, küresel elektrik fiyatlarındaki düşüşe rağmen ithalat faturası yükselmeye devam ediyor.
Depremin yaralarını sarmak ve milyonlarca depremzedenin ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir talep patlaması yaşanacağını belirten ekonomistlere göre bu durum, dolar kurunda yeni atakların önünü açabilir. hükümet yatay bir seviyede tutmaya çalışıyor. Tüm bunlara seçim tarihindeki belirsizliğin de eklendiğini belirten Dr. Kubilay, bu durumun deprem felaketinin ekonomi üzerindeki etkilerini artıracağına dikkat çekiyor.
Depremin etkilerine ilişkin tahminler farklı
2023’te depremin sonuçlarının Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceğine dair farklı varsayımlar var. ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley’nin depremlerin Türkiye’ye olası makroekonomik maliyetine ilişkin hazırladığı raporda, doğrudan konut hasar maliyetinin ne olacağı öngörülüyordu. Türkiye’de 24 milyar dolar civarında olur. Bazı ek maliyetler dikkate alındığında bu rakamın 38 milyar dolara kadar çıkabileceğini varsayan banka, bu dönemde ithalatta yaşanan artışın cari açığa 9 milyar dolarlık ek yük getirebileceğini iddia etti.
Afet modelleme şirketi Karen Clark & Company, beyin sarsıntısı sigortası kapsamındaki kayıpların 2,4 milyar dolar olmasını beklediklerini söyledi. ABD merkezli yatırım bankası JPMorgan da fiziksel yıkımın doğrudan maliyetinin en az 25 milyar dolar olacağını öngördü. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), depremlerin ekonomik etkilerinin Türkiye’nin GSYİH’sında yüzde 1’e varan bir kayba neden olabileceğini de duyurdu.
Türk iş dünyasının çatı kuruluşlarından TÜRKONFED tarafından hazırlanan 2023 Kahramanmaraş Sarsıntı Afet Durum Raporu başlıklı raporda, Marmara Depremi verilerinin kullanıldığı metodoloji ile Kahramanmaraş depremlerinin 84,1 milyar dolarlık mali hasara yol açacağı hesaplandı.
“Ekonomik sistem çarpık ve rant üzerine kurulu”
DW Türkçe’ye konuşan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. . prof. Yeldan, Türkiye’nin batısındaki üretimin yoğun olması nedeniyle, depremin vurduğu şehirlerde sanayi veya tarımsal üretimdeki kayıpların sınırlı kalacağını belirtiyor.
Türkiye ekonomisinde bölgelere göre büyük farklılıklar gösteren çarpık büyüme ve rant sisteminin bu deprem felaketiyle birlikte kendisini bir kez daha gösterdiğini belirten Yeldan, “Türkiye’nin sanayi dışı stratejisi ve rant mekanizmasına dayalı dağıtım anlayışı, Depremin yarattığı tahribattan çok daha fazla toplumsal tahribat… Yaşadığımız acının arkasında bu çarpıklıklar yatıyor.”
Önümüzdeki dönemde depremden etkilenen şehirlerin ekonomilerini canlandırabilmek için entegre bir üretim stratejisine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yeldan, organik tarım, modern hayvancılık, konferans turizmi ve gastronomi gibi farklı çözümlere yönelmek gerektiğini söyledi. .
Bölgenin Türkiye’nin geri kalanı için “ucuz işgücü merkezi” olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Yeldan, şu görüşleri dile getiriyor:
“Buradaki kanayan yara, bölge halkına sürdürülebilir kalkınma hizmetleri sunmaktır. Eksik olan, bu bölgesel kalkınma stratejisi uygulanmadan ne bölge ekonomisinin ne de genel Türkiye ekonomisinin sadece konutlar ve hastaneler yaparak toparlanamayacağıdır.”